Çınlıyordu gök, savaşçılar doldurmuştu alanı. Truva yıkılmamış, direniyordu. Bir tek insanların değil tanrıların da kavgasıydı Truva. Sadece Hector, Achilleus, Paris değil Athena, Ares, Zeus ve Hera’da oradaydı aslında. Sadece, hepsi bunu bilmiyordu, o kadar… Diomodes’in vuruşuyla yere düştü Ares ve o zaman anladı oradaki tek Olympos’lunun kendisi olmadığını…
Yunan mitolojisinde 12 tanrının arasında yer almasına rağmen adı çok geçmeyen bir tanrıdır Ares. Savaş Tanrısı. Annesinin Hera, babasının Zeus olduğu bilinir. Böyle bir çiftten doğacak çocuğun başka türlü olması mı beklenirdi bilinmez ama hep bir kenarda sevilmeyen bir tanrı olmuştur. Bir başka söylenceye göre Zeus’un Athena’yı yaratmasına karşılık Hera’nın yer yüzünü tekmelemesi ile meydana gelen yarıktan çıkmıştır Ares. Akbaba ve köpek kutsal hayvanlarıdır.
Genel inanışa göre kardeşi Athena da savaş tanrıçası sayılsa bile savaşlara aklıyla dâhil olduğu için Ares’ten ayrı tutuldu hep. Sevildi sayıldı. Ares ise Athena’nın aksine savaşları akıl ve mantık yoluyla değil, kaba kuvvet ve güçlü askerlerle kazanılabileceğini savundu. Bu yüzden de Ares için tapınak yapanlar, ona saygı gösterenler sadece savaşçı bir millet olan Romalılar oldu. Hatta öyle ki Romalılar Ares’i kendi ataları kabul ettiler. Roma’nın kurucusu Romulus’un efsanevi babası olan Merih (Ares) Romalılar tarafından ataları olarak benimsenmiştir. Ama kendisine bu ihtimamı gösteren sadece Romalılar olarak kaldı tarihte.
Romada Mars olarak bilinir ve cesur, yakışıklı, yiğit bir savaşçı olarak resmedilir. Ancak bu ihtimam az önce de belirttiğimiz gibi sadece Romalılardan gördüğü bir lütuftur. Roma’da tarım ürünleri ve hayvanların da koruyucusudur. İlkbaharın ve savaş mevsiminin başlangıcı sayılan Eski Roma takviminde ilk ay olan Mart, ona adanmıştır. Onuruna şenlikler yapılır yarışmalar düzenlenirdi. Roma imparatorlarından Agustus Caesar, Julius Sezar’ın katillerini yenilgiye uğrattıktan sonra aynı zamanda öç alma duygusunu simgeleyen Mars için iki tapınak yaptırmıştır.
Roma’da böylesine sevilen Ares Atina’da aynı muameleye layık görülmezdi. Aksine Atina’da adam öldürenler ve dini suç işleyenler Aeropagos yani Ares Tepesi olarak isimlendirilen bir tepede yargılanırdı. Ve Yunanistan başta olmak üzere adına tapınak bulmak neredeyse imkânsızdı.
Miğferinin üstünde insana korku hissi veren bir sorgucu vardır. İnsanların birbirlerine girmesini, dereler gibi kan akmasını çok sever. Bu yüzden insanların kalplerine kin ve nefret sokar. Kör bir cesarete ve olağanüstü bir kuvvete sahip olduğundan kavgalara korkunç naralar atarak (savaş alanı baştanbaşa çınlar, dokuz bin kişinin nâra attığı sanılırmış) girer, kılıcını sağa sola savurur, durmadan adam öldürür. Geçtiği yerlere ölüm ve felaket saçar. Ares’in ayak bastığı yerlerde ot bitmez; onun girdiği ülkelere uzun yıllar bahar gelmez. Hep kan ve gözyaşı götürür gittiği bütün ülkelere. Bu yüzden insanlar savaş tanrısını sevmezler.