Dergimizin sayılarını yayınladığımız issuu.com sitesi Türkiye'de yasaklandı. Bir telif uğruna bütün bir hizmetin engellenmesini kınıyoruz. Bizi okumak için VPN'lerinizi açmayı unutmayın.

Turgut Uyar

Yalnızların başucunda

Renklerden söz ederken bile gizli bir hüzün varsa işin içinde, o işin altındaki imza başucumuzda duran Büyük Saat’in tıkırtısıdır, Kayayı Delen İncir’dir, Turgut Uyar’dır. 

Alenen kıskanç değilimdir ben, gizli gizli kıskanırım. Çoğunlukla da saklı tutarım kıskançlığımı, belli etmem, zapturapt altına alırım hislerimi, kimseye demem, kimseye sorumluluk yüklemem elimden geldiğince. Bu işin tek istisnası vardır alenen her yerde ifşa ettiğim: Tomris Uyar. Cemal Süreya, Turgut Uyar ve Edip Cansever’in hayatlarının ortasında duran ama onların sadece “arasında” kalmamış, onların “yanında” yer almış kadın; Tomris Uyar. İşte onu çok, ama çok kıskanırım ben. Hiç de saklamam bu kıskançlığımı. Ne mutlu bu büyük şairlerin kıymetlisi olana! Cemal Süreya’ya olan bağlılığımı eski okurlar bilirler, yeniler de merak ederlerse eski sayıları karıştırıp görebilirler tabii ve fakat diğerlerini de burada ifşa etmenin vakti gelmiştir artık. En sona en kıskandığımı bırakmak niyetiyle (yani Tomris Uyar’ı), en korunaklı yere de en güzel âşık, en güzel yalnız Turgut Uyar’ı anlatmak istiyorum bu sefer size. Aşkın, ayrılığın ve ölümün hüzünlü şairini.

İkinci Yenilerin Nizami Şairi

Ayların en güzeli, Mayıs’tan sonra Ağustos’tur bence. Sevdiğim adamların dünyaya geldiği aylar, sevilmez mi? Güzide bir 4 Ağustos günü, çiçeği burnunda Cumhuriyetin 4. yılında, çiçeği burnunda başkenti Ankara’da doğar Turgut Uyar. Asker çocuğu olmanın genelgeçer kuralı ile il il, bucak bucak, geze geze okur okullarını. 1946’da Bursa ışıklar Lisesi’nden, 1947’de Askeri Memurlar Okulu’ndan mezun olur. Babası gibi asker olur bir nevi. 1958’e kadar askeri görevlerde çalışır. Arkasından Türkiye Selüloz ve Kâğıt Fabrikaları, Sanayi Bakanlığı görevleri gelir. 1968’de emekli olunca İstanbul’a yerleşir ve “yazar”lığı meslek edinir.  Bu demek değil ki, o zamana dek edebiyatla haşır neşir değil ama kısa tarihçesini vermek istedim ki hayatının, uzun uzun şiirlerini anlatmaya yerim olsun. Ve biraz da, Tomris’ini… 1969’da Tomris Uyar’la evlenene kadar bir kez evlenmiş, boşanmıştır. Tomris Uyar’ın hayatına yoldaş ettiği bir diğer büyük şair Cemal Süreya’dır (Bir üçüncüsü de Ülkü Tamer ama şimdi konumuza dönelim, en iyisi). Bu ikisi pek çok kadının Tomris Uyar’ı kıskanmasına sebep olacak yoldaşlardır, diğer tüm güzelliklerinin yanında Uyar’ın. Yıllarını şiirlerle, Tomris’le ve oğlu Turgut’la geçirir. Oğlunun deyişiyle sevmek ve içmekle bir de… Yine bir Ağustos’un, 1985’in Ağustos’unun, 22’sinde de İstanbul’da göçer hayattan. İçtiği için ölür, sevdiği için değil de… Sirozdan.

Gençliktir Aşka Düşüren

1947’nin Haziran’ında Yedigün dergisinde bir şiir yayınlanır, “Yâd”.  “Güzel günlerim vardı yağmurlarla ıslanan” diye başlayıp, bütün o güzel eski günleri yâd eden birini anlatan ilk şiir bile kafiyeyle bezeli olmasına rağmen Turgut Uyar’ın kendisini anlatmaktadır esasen. Garip akımının etkilerinin görüldüğü ilk şiirlerini, sembolizm etkisinde yazdığı ikinci yeni dönemi şiirleri takip eder. Şehir yaşamını, zorlukları, kişisel sarsıntıları, aşkı, ayrılığı, ölümü anlatır Turgut Uyar. Miktarı belki gitgide artan bir karamsarlık örtüsünün üstüne serilen şiirleri, zaman zaman nesirle karışır ve nazımla kardeşi nesiri yan yana kılar.  “‘Bir bozuk saattir yüreğim hep sende durur.” diyerek Tomris’e aşkını anlatırken, belki farkına varmadan “aşk”ın tarifi olur. “Bir kadın var beni onun iki eli, iki gözü kurtarır yaşamamaktan.” diyen bir adamın karısı olmayı, galiba, şöyle anlatır Tomris Uyar: “Turgut, beni her an elinden kaçıracakmış gibi gereksiz bir kaygıyla yıpranacak; ben de hiçbir rekabetin söz konusu olmadığı bir alanda, boyuna birinci seçilmekten yorulacaktım.” Daha çok yazmak isterim Turgut’un Tomris’e aşkına dair ama şiirlerine haksızlık olur şairin. Ve sanki aşkına da ayıp olur. Herkesin kendi sevgisidir çünkü, kendi sevdası, kendi tasası. Ama şiirleri herkesin şiiridir, onları konuşmak lazımdır. O yüzden Turgut’la Tomris diyorum, Tomris’le Turgut diyorum, bütün şiirler aşkı anlatır anlayana, “aşk, her yerde” diyorum ve şiire dönüyorum. 

Yazının devamını dergide okumak için tıklayın!

Internet üzerinden. Ücretsiz. 2006’dan bugüne aralıklarla, dönemler halinde çıktık. Yaratıcı ve kültürel ortamlardan etkinlikleri, sanatçıları, eserleri anlatan yazılar yazıyoruz. Yeni sayı çıkarmaya yakında devam edeceğiz. Buyrun!

Daha Fazla İçerik
Slowdive