Risk almayı seven Bel Canto, Nordik ülkelerin elektronik müziğinin şekillenmesinde önemli bir yere sahipti. Norveç deyince akla ilk gelen grup değillerdi belki, ancak günümüzdeki ‘butik elektronik grupların’ orijinal işler çıkarmasında fitili ateşleyenlerin başında yer alıyordu.
dergiden
Rastgele
Renklerden söz ederken bile gizli bir hüzün varsa işin içinde, o işin altındaki imza başucumuzda duran Büyük Saat’in tıkırtısıdır, Kayayı Delen İncir’dir, Turgut Uyar’dır.
Dünyanın en prestijli spor organizasyonlarına hoş geldiniz!
Readingli bu yetenek abidesi gençler her ne kadar medya onları yüzüstü bıraksa da yaptıkları müzik türünün hakkını en iyi şekilde verdiler! Bu ayki eskici konuğumuz Slowdive.
Aylardan Kasım. Ekimde iyiden iyiye hissetmeye başladığımız sonbaharın doruk noktası bu ay olacak. Dökülmüş yapraklar, gri gökyüzü, serin rüzgar ve elbette, yağmur. Bu ay pek çoğumuz yağmurla yüzleşeceğiz, kimimiz isteyerek ve bekleyerek, kimimiz ise yakınarak. Bu anlarda bize eşlik edecek bir şarkıya ihtiyacımız olabilir diye düşündüm. Sizin şarkınız hangisi acaba?
Eski Türk filmlerini sevenler hatırlar belki, Kızıl Vazo’yu? Hani kan davalı iki ailenin çocuklarının aşkına dayalı Hülya Koçyiğit ve Murat Soydan filmini? Ancak Muazzez Tahsin Berkant ve Kerime Nadir kıvamında sayarsanız sadece buna bakarak Peride Celal’i, haksızlıktır bu. Geliniz, bakınız, bilmediğinizi öğreniniz.
İlham perileri dediğimiz esereklidir, kimi gelir, kimi gelmez. Neye küstüğünü anlamazsınız. Derler ki hep bir ağızdan; “3 – 7 – 9, hiç aramayın ilham perilerini, biz aslında yokuz!”
Fotoğraf! Resim ile kıyaslanmaktan kurtulamayan bu alanda üretim kısıtlıyken ve fotoğraf çekmek, çektirmek giderek popülerleşiyorken ortaya bir kadın çıktı ve her şeyi alt üst etti.
Kapını çalıyorum ey okuyucu, bir borcu ödememe tanıklık et diye. Her ne kadar ödense de, eksik kalacak bir borcu azaltmama yardım et diye. O bana erken, ben ona geç kalsam da “Ben de buradayım” diye…
Fırıldak Ailesi, Koca Kafalar, Çınar, Grafi2000… Hepsi hemen bizi tek bir isme götürüyor: Varol Yaşaroğlu. Kendisiyle son projesinden, çizgi dünyalardan, İstanbul’dan, İzmir’den bahsederek bambaşka bir dünyaya girdik. Bol bol da güldük. Varol Yaşaroğlu Boo! Dergisi’ne anlattı…
İnsanlar önce kentleri oluşturdular, sonra onlara yön verdiler. Sonuçta kentler gelişti ve kendi yaşam, sanayi ve ticaret merkezlerine sahip oldular. Ve bu merkezler başta olmak üzere kent insan yaşamını yönlendirmeye başladı.
Sorularımıza verdikleri yazılı cevaplarla yetinmeyip -Tevfik Çağrı Dural yurt dışında olduğundan- eski Boo! okurlarının hatırlayacağı isimlerden Şener Soysal ile Kadıköy’deki Sığınak’ta buluştuk.