Fotoğraf! Resim ile kıyaslanmaktan kurtulamayan bu alanda üretim kısıtlıyken ve fotoğraf çekmek, çektirmek giderek popülerleşiyorken ortaya bir kadın çıktı ve her şeyi alt üst etti.
dergiden
Rastgele
Aylardan Kasım. Ekimde iyiden iyiye hissetmeye başladığımız sonbaharın doruk noktası bu ay olacak. Dökülmüş yapraklar, gri gökyüzü, serin rüzgar ve elbette, yağmur. Bu ay pek çoğumuz yağmurla yüzleşeceğiz, kimimiz isteyerek ve bekleyerek, kimimiz ise yakınarak. Bu anlarda bize eşlik edecek bir şarkıya ihtiyacımız olabilir diye düşündüm. Sizin şarkınız hangisi acaba?
Eski Türk filmlerini sevenler hatırlar belki, Kızıl Vazo’yu? Hani kan davalı iki ailenin çocuklarının aşkına dayalı Hülya Koçyiğit ve Murat Soydan filmini? Ancak Muazzez Tahsin Berkant ve Kerime Nadir kıvamında sayarsanız sadece buna bakarak Peride Celal’i, haksızlıktır bu. Geliniz, bakınız, bilmediğinizi öğreniniz.
Dünya yıkılır, yeniden kurulur. Yıkılır, yeniden kurulur. Yıkılır, yeniden… Anka Kuşu hep oradadır, dünya var olmaya başlamadan önce ve dünya yok olduğunda. Çünkü sonsuz yaşamdır Anka, yeniden doğuş.
Readingli bu yetenek abidesi gençler her ne kadar medya onları yüzüstü bıraksa da yaptıkları müzik türünün hakkını en iyi şekilde verdiler! Bu ayki eskici konuğumuz Slowdive.
Akademiden fotoğrafa, Zonguldak’tan Amerika’ya uzanan fotoğraf yolculuğunda hayata ve fotoğrafa her zaman politik çerçeveden baktı Haluk Çobanoğlu. 12 Eylül darbesinden günümüze, hayatla, kendisiyle ve fotoğrafla ilgili dokunabildiğimiz konularda konuştuk.
Boo! için Jehan Barbur ile müzikten, tiyatrodan, dizilerden, yeni kitabı Çatıdaki Çimenler’den ve bol bol da hayattan bahsettik...
82 dakikaya koca bir heavy metal tarihini sıkıştırmak da neyin nesi?
Margaret Mitchell’ın tarihi romanı Rüzgar Gibi Geçti, dönemin olaylarını ele alış biçimi ve işlediği temalarla, basıldığı yıl olan 1930’dan beri kitapseverlerin raflarında kendine yer buluyor.
Fırıldak Ailesi, Koca Kafalar, Çınar, Grafi2000… Hepsi hemen bizi tek bir isme götürüyor: Varol Yaşaroğlu. Kendisiyle son projesinden, çizgi dünyalardan, İstanbul’dan, İzmir’den bahsederek bambaşka bir dünyaya girdik. Bol bol da güldük. Varol Yaşaroğlu Boo! Dergisi’ne anlattı…
Leyla ile Mecnun’un at adamından tanırsınız belki sentörleri. Aslında Dionysos’un dostları ve hizmetkârıdır onlar. Gövdesinin yarısı at yarısı insan efsanevi yaratıklar.
Çınlıyordu gök, savaşçılar doldurmuştu alanı. Truva yıkılmamış, direniyordu. Bir tek insanların değil tanrıların da kavgasıydı Truva. Sadece Hector, Achilleus, Paris değil Athena, Ares, Zeus ve Hera’da oradaydı aslında. Sadece, hepsi bunu bilmiyordu, o kadar… Diomodes’in vuruşuyla yere düştü Ares ve o zaman anladı oradaki tek Olympos’lunun kendisi olmadığını…