Dünyanın en prestijli spor organizasyonlarına hoş geldiniz!
Ekstra
A dan Z ye
Büyük şehrin kargaşasından yazlık beldenin huzuruna taşınmak, yıllardır magazin programlarının aracılığıyla jet sosyetenin bayrağını taşıdığı bir eylemdi. Artık değil. Görsel tasarımcı Ahmet Coka Bodrum'a başarıyla yerleşirse hepimiz için ilham kaynağı olacak. Müstakbel idolümüzle Bodrum'a kaçmak üzerine konuştuk.
Çınlıyordu gök, savaşçılar doldurmuştu alanı. Truva yıkılmamış, direniyordu. Bir tek insanların değil tanrıların da kavgasıydı Truva. Sadece Hector, Achilleus, Paris değil Athena, Ares, Zeus ve Hera’da oradaydı aslında. Sadece, hepsi bunu bilmiyordu, o kadar… Diomodes’in vuruşuyla yere düştü Ares ve o zaman anladı oradaki tek Olympos’lunun kendisi olmadığını…
İnsanlar önce kentleri oluşturdular, sonra onlara yön verdiler. Sonuçta kentler gelişti ve kendi yaşam, sanayi ve ticaret merkezlerine sahip oldular. Ve bu merkezler başta olmak üzere kent insan yaşamını yönlendirmeye başladı.
Leyla ile Mecnun’un at adamından tanırsınız belki sentörleri. Aslında Dionysos’un dostları ve hizmetkârıdır onlar. Gövdesinin yarısı at yarısı insan efsanevi yaratıklar.
Kirpiklerine aşk tozu serpilmişlere dünya aşktan ibarettir. Ne mutlu onlara ki her daim umuttur dünya. Hem heyecan, hem yürek çarpıntısı, hem tutku... İşte bundandır ki üçüncü kuşak tanrılarla başlarken yazmaya Afrodit’ten çıkmak gerekti yola.
Dünya yıkılır, yeniden kurulur. Yıkılır, yeniden kurulur. Yıkılır, yeniden… Anka Kuşu hep oradadır, dünya var olmaya başlamadan önce ve dünya yok olduğunda. Çünkü sonsuz yaşamdır Anka, yeniden doğuş.
Barselona deyince akla gelen ilk sanatçılardan birisini, Joan Miro’yu sayfalarımıza taşıyoruz…
İlham perileri dediğimiz esereklidir, kimi gelir, kimi gelmez. Neye küstüğünü anlamazsınız. Derler ki hep bir ağızdan; “3 – 7 – 9, hiç aramayın ilham perilerini, biz aslında yokuz!”
Fırıldak Ailesi, Koca Kafalar, Çınar, Grafi2000… Hepsi hemen bizi tek bir isme götürüyor: Varol Yaşaroğlu. Kendisiyle son projesinden, çizgi dünyalardan, İstanbul’dan, İzmir’den bahsederek bambaşka bir dünyaya girdik. Bol bol da güldük. Varol Yaşaroğlu Boo! Dergisi’ne anlattı…